Yeşilırmak kenarındaki otelimde güne uyandım. Odamın balkonu, Yeşilırmak’ın harika manzarasına bakıyordu.
Amasya’yı tercih etmemin nedeni, yaklaşık 650 kilometrelik biri sürüşün ardından motosiklet kullanmadan bir gün mola vermekti. Bu sırada da hiç görmediğim bir kenti keşfetmekti. Daha önce görmediğim Amasya da bunun için biçilmiş kaftandı.
Otel kahvaltılarını pek sevmiyorum. Daha yerel şeyler denemek istiyorum. Amasya’daki günümde de bol bol zamanım ve seçeneğim vardı. Bu yüzden kahvaltımı Amasyalıların yaptığı gibi Amasya Çörekçi’sinden aldığım çöreklerle yapmaya karar verdim.
Çöreğimi aldıktan sonraki durağım, Amasya Darülşifası’ydı. Burası Anadolu’daki ilk tıp merkezlerinden biri. İlhanlılar döneminde yapılmış. Burada hastalar müzikle tedavi ediliyormuş.
Yürüyerek kentleri gezmeyi seviyorum. Amasya’da Yeşilırmak kıyısında biraz yürüdüm. Karşıma şehzadelerin heykelleri çıktı.
Amasya, bir şehzadeler kenti. . I. Mehmet, II. Murat, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim gibi padişahlar Amasya’da şehzadelik yapmış. Bir nevi padişahlığa alıştırma. Koca imparatorluğu yönetmeden önce, Amasya’yı yönetmişler.
Sonrasında ise Strabon heykeli var. Strabon. M.Ö. 63 -M.S. 25 yılları arasında yaşadı. Amasya’da doğdu, Amasya’da öldü. Strabon bir tarihçi ve filozof. Ama en önemli özelliği, coğrafyacı olması. Tam 17 ciltlik Geographika adlı eseriyle modern coğrafya biliminin kurucularından kabul ediliyor.
Yeşilırmak kenarında bir süre yürüdükten sonra İkinci Beyazıt Külliyesi’ne geldim. Buraya gelmemin bir nedeni buradaki Amasya maketini görmekti. Rahatlıkla bu maketin, hayatımda gördüğüm en ilginç maketlerden biri olduğunu söyleyebilirim. 1914 yılında çekilen bir Amasya fotoğrafından yararlanılarak uzun yıllar içinde ortaya çıkarılan maket Amasya’da 100 yıl önce nasıl bir hayat olduğunu gösteriyor.
Öğle yemeğimi Amasya’da yerel yemekleri tatmak için en iyi restoranlardan biri olan Amaseia Mutfağı’nda yedim. Denediğim yemekleri ve restoranın kurucusuyla yaptığım keyifli sohbeti, Yol Var Gidersen’in ilk bölümünde bulmanız mümkün.
Yemekten sonra canım biraz da motosikletle Amasya’yı keşfetmek istedi. Bugün motosiklete binmeden, sadece yürüyerek Amasya’yı gezecektim. Ama uzun süredir yollara düşmeyince, insanın canı istiyor işte.
Amasya sokaklarında plansız programsız gezerken, Saraydüzü Kışla Binası’nın önüne geldim.
Mustafa Kemal, Amasya Genelgesi’ni bu binada kaleme almış.
Osmanlıdan kalan bir kışla binası burası. Zamanında burada şehzadelerin ikamet ettikleri bir saray varmış. Şehzadeler gidince, saray bakımsızlıktan harap düşmüş.
Osmanlının son zamanlarında da bölgedeki azınlıklar sorun çıkarmaya başlamış. Bu yüzden buraya bir kışla yapılmasına karar verilmiş.
Kışla da sarayın kaderini paylaşmış. Bakımsızlıktan ve doğal afetlerden yıkılmış 1986’da. 2007 yılında da kışlanın eski görüntüsüne sadık kalınarak yeniden inşa edilmiş. İçeride Milli Mücadele Müzesi ve bir kütüphane var.
Kışla binasını da gördükten sonra akşam yemeğinde Amasya’ya bir de tepeden bakayım dedim ve tepelerdeki Yamaç Bistro’ya çıktım. Beni oldukça etkileyici bir manzara bekliyordu. Yemeğimi de yedikten sonra bir sonraki güne hazırlanmak için otelime döndüm.